EskiMo
09.Haziran.2019, 04:42
Sabah işe gitmekle, yatakta nefis bir miskinlik fırsatından vazgeçmiş olursunuz. Kalkar kalkmaz yaşam binbir seçeneği dayar burnunuzun ucuna... "Ne giysem" telaşından, öğle yemeğinde "Ne alırdınız" diye başucunuzda biten garsona, "hangi kanaldaki filmi izlesem" kararsızlığından, "bize oy verin" diye bağrışan partilere kadar her şey, herkes, her an sizi ısrarla bir tercihe zorlar.<br />Yastığınıza teslim olmuşsanız, belki dışarda ışıl ışıl bir günden vazgeçmiş olursunuz. Bahar esintileri taşıyan bir giysi belki o gün yaşamınızı ışıldatabilecekken, ağırbaşlı bir sadeliğe karar vermekle muhtemel bir tanışıklığı tepersiniz. Belki yemediğiniz musakka, ısmarladığınız İzmir köfteden daha lezzetlidir. Ya da öbür kanaldaki film, o anki ruh halinize daha uygundur.<br />Ama yaşam, vazgeçtiğiniz şeye ilişkin ipucu vermez. Geri dönüp, o günü gökkuşağı desenli bir elbiseyle yeniden yaşama şansınız yoktur.<br />Bu seçim oyununda vazgeçtiğiniz şey, seçtiğinizden daha değerliyse pişmanlık kaçınılmazdır.<br />Ama neyin değerli olduğunun kararı da tekrar size aittir.<br />Ve vazgeçtiğiniz şey kimi bir saray, kimi şöhret sahnesinin parıltılı neonları da olsa, çoğu vakit gözünüz hiç arkada kalmaz.<br />Çünkü duvarlarına sevdiğinizin kokusu sinmiş bir ev ya da sevdiğiniz kadınla pay*laşamadığınız bir saray sizin borsada basit feda edilebilir değerlerdendir.<br />Hayata bir başka gözle bakmayı öğrendiyseniz, bu seçimde kazandıklarını sananlara yalnızca acıyarak gülümsersiniz.<br />Her şeyin sıradanlaştığı bir dünyada kimi kaybetmek en doğru seçimdir.<br />...ve o dünyada en yerinde tercih; vazgeçiştir.