#1  
Alt 09.Haziran.2019, 04:45
BritanyaLi BritanyaLi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Senior Member
 
Üyelik tarihi: 09.Haziran.2019
Nereden: Ghana
Mesajlar: 253
Standart Can Sıkıntısı

Her şey, şaka yollu masum bir iddiayla başladı. Güpegündüz gittim, IQ'mü ölçtürdüm. Uyyy abovvv. Albırt Aynştayn'dan iki kalem yüksek çıktı. Kendimden bunu hiç ummazdım, canım kötü sıkıldı. Eeee, şimdi ne halt edecektim. Eskiden ne güzel, ***** salomonje yaşayıp gidiyorken hem de.
Sonra sonra, vaktiyle, Cim Morrison'da IQ'sünü ölçtürmüş, onun da IQ'sü, Albırt Aynştayn'dan iki barem yüksek çıkmış, bu bilgiye malik oldum. Bu bilgiye malik oldum ya, canım daha da sıkıldı. Bir kavşakta donup kaldım. Önümde kız gibi, çiçek gibi, ikisi de birbirinden merdane, iki tercihli yol belirdi. Şöyle ki: Bugüne kadar bilmeden ***** salamonje yaşadığım ömrümün bundan sonrasını, ya Albırt Aynştayn gibi ya da Cim Morrison gibi çar çur edecektim. Aslında ikisi de hoş seçenekti, ama ikiside ikinci el seçenekti artık, ikisine de ben, ben olarak gelemezdim ki. Sonra sonra, o hep bütün gün, yan gelip yatan adamın fıkra macerası geldi aklıma. Hani adam, bütün gün yan gelip yatıyormuş da, hani sırayla aklıevvel birileri gelip "çalışsana, varlıklı olursun" diyormuş da, hani bütün gün yan gelip yatan adam da hani sırayla gelen aklıevvel birilerine "zengin olunca ne olacak" diye soruyormuş da, hani sırayla gelen aklıevvel birileri de koro olarak, "zengin olur, yan gelip yatarsın işte" diyorlarmış da hani o bütün gün yan gelip yatan adam da, " zaten ben şimdi de yan gelip yatmıyor muyum? Niye yorulayım..." diyormuş ya... İşte meşhur bu fıkra geldi aklıma.

Sonra sonra, çılgın danalar gibi sancılı sancılı, nereye olduğunu bilmeden yürürken, düşünüp durdum. Ne kadar IQ'lersen IQ'le, başkalarının aklı kadarsın işte. çok IQ'nü kullanıp onları kullansan, kandırsan, sömürsen de sana yakışmaz. Onlara IQ'ün oranında huzurlu, nezih yaşam reçeteleri sunmaya çalışsan da IQ'leri almaz. Eeee, çok IQ ne yapar, cildi bozar, verem eder, can sıkar, kan akıtır, sürüm sürüm süründürür o zaman. IQ'ün var mı derdin var. Tarihte bugüne dek IQ'sü başına bela olmamış bir deha örneği var mı?

Sonra sonra, bu IQ şeyinden sonra, şeyi farkettim. Kendime çaktırmadan bir tarihi eser, bir mücevher, çok değerli bir şey olarak bakmaya başlamışım. Birileri derhal beni sit alanı duyuru etmeliymiş. Eşsiz devletim, yüce milletim ya da yüce devletim, eşsiz milletim, benim etimden, sütümden, tüyümden, yünümden ve engin fikirlerimden sonuna dek yararlanmalıymış. Ne de olsa önümde, ikisi de birbirinden şık, iki şık vardı. Ya yüksek IQ'lü aklımı, Albırt Aynştayn gibi insanlık uğruna Kızılay'a ya da Yeşilhaç'a hoşa, heba edecektim ya da Cim Morrison gibi yüksek IQ'lü aklımı, kendi uğruma, keyif veren maddelere, cinselliğe, müziğe ve şiire, yani sanat denilen zillet illete bulaştırarak veba boca edecektim. Nihayet her ikisi de insanlık tarihine ilginç birer geyik tecrube olarak kalacaktı.

Hadiseyi duyan bazen güzel insanlar: "Güzel ve hisli insan ol, dünyayı süsle, bizim için geber, bize masaj yap, bizi rahatlat." gibi kırık dökük, bölük pörçük ve pılı pırtık aciz cümleler ediyorlardı. Dışım onları acıyarak keserken, içim: "Dünyanın şu hali sizin yüzünüzden değil mi? Siz peygamberleri bile anlamamışsınız. Sizin gibi kendilerini, hayatlarını, sevdiklerini sandıklarını hiç sevmeyen insan bozuntularına niye özel bir mesai harcayayım. Sizin gibi bok çuvalları için niye kılımı kıpırdatayım." diyordu.

Hadiseyi duyan bazen güzel insanlar da: "Boşver herşeyi, nerede trak, orada bırak. Marjinal ol, uçta dolaş, bütün güzel kadınlarla yat, bütün güzel keyif veren maddeleri tat, alkolik ol, cinayet işle, tarikat kur, kendini ömrüne as, zamana geril, efsane kal, tarihe mevzu ol." diyordu. Ve ama dışım onları da acıyarak keserken, içim: "Bunca kurban, bunca katliam, bunca yalan dolan, acı, sancı, geyik muhabbeti, trip, fıkra, efsane, poster, yetmedi mi, ille de eşeğin kullağına su mu kaçırmaktır niyetiniz?" diyordu.

Eeee, ne yapacaktım ben şimdi. Koçlar gibi, zıpkın gibi, fişek gibi, eşek gibi çok yüksek bu IQ'ümle. Ve ama ben tekrar bu IQ'ümün bana düşündürdükleri nedeniyle değil mi ki, ne emmeye, ne de gömmeye geliyordum. Aklımın esiriydim, aklımın eseri olarak.

Başkalarının algılama yetisine mahkum bir akılla çok acı çekiyordum. Nedenleri, sonuçları biliyor, görüyor ama birşey yapamıyordum. İktidar olmak, şekil vermek, yol göstermek ise bana dar geliyordu. IQ'sü yüksek biri olarak Albırt Aynştayn ve Cim Morrison'dan teşkil edebilecek, Albırt Morrison veya Cim Aynştayn kod adlı kokteyl bir ömür de yaşayabilirdim ancak, o da aynıydı, o da veya yusuf yusufu sıkıp kendi kendim olmak da vardı ömrüm boyunca. Lakin her durumda ne halt olacaksan ol, ille de önce "biri" olacaktın ve biri olmak ise her yerde, her zaman, herkes için aynıydı. Hem ben haykırıp durmuyor muydum: "Hiçbir yer, hiçbir şey, hiçbir kimse ve hiçbir vakit kazanamayacak." diye. Velhasıl sana sevdanın yolları, bana kolları bağlı kılkamış destanı kalmıştı.

Sonra sonra, iyice tuhaflaştım. Kendimi evlerinde çöp biriktiren insanlara daha yakın hissetmeye başladım. Kalabalık caddelerde, uzun saçlı sakallı bir halde, pejmurde kıyafetlerle ve sürekli keyif veren maddelerin katı, sıvı, gaz gibi tüm hallerini üzerimde deneyerek, bir kobay iç sızısıyla kendi kendime mırıdanıyordum: "Çöp biriktirmekle, nakit biriktirmek arasında hiçbir ayrım yok, çöpler çöp olmadan önce kendilerince bir nakit değerleri vardı, nakit değerleri gitti, anı değerleri kaldı. Çöp de nakit da kokuyor, kokuşturuyor. Nakit çöpün hammaddesi. Hayatımızdaki herşey nakit olmadan önce, hiç televizyonlarda borsa haberlerinden önce evinden çöp çıkan insan haberleri çıkıyor muydu? Nakit eşittir çöp, çöp eşittir nakit yani. Sevgili insan beyler ve insan hanımlar, meridyenden kayan var."

Kimi benden ürküyor, köşe nahiye kaçıyordu. Bazen de bana acıyıp cebime nakit sıkıştırıyor, ben de kendimi çöp bidonu gibi hissediyordum. Gündelik hayatını, "akıl, akıl gel kıçıma takıl" özdeyişine müsait bir şekilde ikame ettiren insanlara karşı ne kadar aklım olsa da kıçıma takmaktan başka bir şey yapamıyordum.

Öldüğümde o kadar yakışıklı bir ceset olacaktım ki, hiç istemesem de bir poster de ben kalacaktım hiç kuşkusuz. Sonra ne olacaktı unuttum. Sonra, ben de yattım, uyudum.

Met - Üst
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler
sıkıntısı

Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB kodu Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Açık

Forum Jump


Tüm Zamanlar GMT Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 19:18.

gaziantep escort bayan gaziantep escort
borsa haber Spor Haberleri Gazete Haber Magazin Haber Magazin Haberi Haber Sondakika Haber Haberler

Search Engine Optimisation provided by DragonByte SEO v2.0.36 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.
antalya haber sex hikayeleri vegasslotguncel.com herabetguncel.com ikili opsiyon bahis vegasslotyeniadresi.com vegasslotadresi.com vegasslotcanli.com getirbett.com getirbetgir.com tipobet
ankara escort ankara escort ankara escort bayan escort ankara ankara escort çankaya escort ankara otele gelen escort eryaman escort adana escort eryaman escort kızılay escort çankaya escort kızılay escort ankara eskort