Forumsokagi.com Paylaşım Forumuı  
Geri Git   Forumsokagi.com Paylaşım Forumuı > >

evooli gaziantep escort gaziantep escort
twitter beğeni hilesi
Cevapla
 
Seçenekler Stil
  #1  
Alt 09.Haziran.2019, 04:41
mori mori isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Senior Member
 
Üyelik tarihi: 09.Haziran.2019
Mesajlar: 176
Standart Aborjinler (Avusturalya Yerlileri)

Aborjin Avustralya kıtası yerlilerine verilen addır. Avustralya Yerlileri ifadesi de kullanılabilmektedir. Kelime Latince, kökenden, başlangıçtan gelen anlamında ab origine ifadesinden tüm yerli topluluklara izafe etmek için türetilmiş olmasına karşın 17.yüzyıldan itibaren özelde Avustralya yerlilerini genelde de yerli hakları tanımlamakta kullanılmıştır.

Aborjinler ifadesi umumi olarak tüm bir Avustralya, Tazmanya ve çevre adalarda yaşayan yerlileri tanımlamakta kullanılmakla birlikte bu isimlendirmenin dil ve yaşayış biçimi olarak ortak noktalarıyla birlikte farklılıklar da taşıyan geleneksel toplulukları işaret ettiği de unutulmamalıdır.

Yerli Aborjin topluluklarının dağılımı

Yerli kabilelerden bazıları; New South Wales ve Viktorya'da Koori, Queensland'da Murri, Güney Avustralya'da Noongar, Merkezi Batı Avustralya'da Yamatji; Güneybatı Avustralya'da Nunga, şimal Avusturya'da ve şimal bölgelerine komşu bölgelerde Anangu; orta şimal bölgede Yapa, Doğu Arnhem topraklarında Yolngu ve Tazmanya'da Palawah kabileleri gibi.
En büyük gruplardan Anangu (Çölden gelen kişi anlamına gelmektedir) kabilesinin Yankunytjatjara, Pitjantjatjara, Ngaanyatjara, Luritja ve Antikirinya şeklinde alt toplulukları bulunmaktadır.

Aborjin Nüfus

2001 yılında Avustralya İstatistik Bürosu yekün yerli nüfusunu 458,520 olarak vermiştir (bu rakam Avustralya'nın yekün nüfusunun %2.4'üdür). Bu nüfusun 'ı Aborjin olarak, %4'ü Torres Strait Islander, art kalan %4'ü hem Aborjin hem Torres Strait Islander olarak tanımlanmaktadır.

2001 nüfus sayımına göre Aborjin Nüfusu:Yeni Güney Galler New South Wales - 134,888Queensland - 125,910Batı AustralyaWestern Australia - 65,931Northern Territory - 56,875Victoria - 27,846Güney Avustralya South Australia - 25,544Tazmanya - 17,384ACT - 3,909Diğer bölgeler - 233Kültür ve Din


Namadgi Milli Park'da bulunan bu Aporjin kaya çiziminde Kanguru, Dingolar, Kaplumbağa ve insanlar görülüyor


Avustralya kıtasında Avrupalılar gelmeden önce farklı dillere sahip pek çok kabile barındığı için tek bir kültürden ziyade birbirleriyle benzerlikleri de olan farklı kültürlerden bahsedilebilir. Pek çok büyük ve birbirlerinden farklı grupların kendi kültürleri, inanç yapıları ve dilleri bulunmaktadır. Bu kültürler vakit içinde birbirleriyle az veya çok çakışmışlardır.

Aborjin Sanatı

Aborjinler suyla çeşitli kaya pigmentlerini karıştırarak elde ettikleri boyalarla kayalıklara veya ağaç kabuklarına ilkel fırçalar, çubuklar ve parmaklarını kullanarak veya ağızlarına aldıkları boyayı püskürterek boyama yapmışlardır.

1981'de Yeni Zelanda Nambassa Festival'indeki performanstan bir görüntü. Resimdeki enstrüman Aborjinlere özgü didgeridoo'dur.


Aborjin sanatında temalar Aborjinlerin mitolojik Rüyazamanı ile ilişkilidir, öyleki günümüzde temasını amorjin maneviyatından almayan sanatların hakiki aborjin sanatı olmadığını söyleyenler bulunmaktadır. Aborjinlerin önde gelen sanatçılarından Wenten Rubuntja manevi anlamdan yoksun herhangi bir aborjin sanatı ile karşılaşmanın zor olduğunu söylemektedir.
Müzik ve dansın da Aborjin kültüründe önemli bir yeri vardır. Derhal her vaziyet için aborjinlerin icra ettikleri şarkıları bulunmaktadır; av şarkıları, cenaze şarkıları, atalarla ilgili şarkılar, mevsim şarkıları, hayvan ve arazi ile ilgili şarkılar ve Rüyazamanı efsaneleriyle ilgili şarkılar. Aborjin müzikleri de kıtaya özgü enstrümanlarla (örneğin didgeridoo) icra edilirler.

Din


Gökkuşağı yılanının bir temsili


Avustralya yerlilerinin toprağa saygı ve Düşzamanı inancı üzerine kurulu şifahi gelenekleri ve manevi erdemleri bulunmaktaydı. Rüyalar, düşler hem yaradılışın antik zamanı hem de günümüz gerçeğini anlatım etmektedir.
Düş zamanı hikayelerinden bir versiyon:
Tüm dünya uykudaydı. Herşey sessiz, hareketsizdi ve hiçbir şey büyümüyordu. Hayvanlar yeraltında uyumaktaydı. Bir gün gökkuşağı yılanı uyandı ve dünyanın yüzeyinde süründü. Herşeyi bir kenara itti ve bu onun tarzıydı. Tüm bir diyarı gezdi ve yorulduğunda kıvrılıp uyumaya başladı. Böylece heryere izini bıraktı. Sonra art döndü ve kurbağalara seslendi. Onlar da su dolu iri mideleriyle ortaya çıktılar. Gökkuşağı yılanı onları gıdıklayıp güldürdü. Sular ağızlarından çıktı ve gökkuşağı yılanının izlerini doldurdu. Göl ve nehirler böyle yaratıldı. Daha sonra çimenler ve ağaçlar büyümeye ve yeryüzünü yaşam doldurmaya başladı.
1996 nüfus sayımında Aborjinlerinin r oranında Hristiyanlığın çeşitli formlarını uyguladıkları 'sının ise herhangi bir dini işaretlemediği bildirilmiştir. 2001 yılı nüfus sayımında Aborjin nüfusunun yüzde 0.03 kadarının Aborjin dini pratiklerini uyguladıkları tespit edilmiştir.

Tarih

Avustralya yerlileri kendilerinin hep Avustralya kıtasında bulunduklarına inanırlar. Yerlilerin kökeni ile ilgili elde hiçbir bilimsel kanıt bulunmamaktadır. Güneybatı Asya'dan bu kıtaya gelmiş olmalarına rağmen hiçbir Asya halkıyla herhangi bir bağlantıları olduğuna dair kanıt bulunmamaktadır.

Avrupalı Yerleşimcilerin Kıtaya Gelişi


Aborjin el aletleri



Kaptan James Cook'un 1770'de adaya gelişine karşı duran yerlilerin gösterildiği bir gravür


İlk Avrupalı yerleşimcilerin kıtaya gelişinden önce Avustralya'da 250 bin ve 1 milyon arası bir nüfusun olduğu tahmin edilmektedir. Nüfus düzeyi muhtemelen binlerce yıldır aynı kalmaya devam etmiştir. Avustralya yerlilerinin çoğunlukla çöl sakinleri olduğu şeklindeki umumi kanı aslında yanlıştır çünkü en yoğun yerli popülasyonunun olduğu bölgeler kıyı bölgeleridir. En büyük nüfus yoğunluğu kıtanın güney ve doğu bölgelerinde özellikle de Murray Gölü vadisinde yer almaktadır. Bununla birlikte Avustralya yerlileri, Tazmanya'nın soğuk ve nemli platolarından kıtanın kurak iç bölgelerine kadar tüm Avustralya'da doğa ile başarılı bir ahenk sağlamışlardır. Yerlilerin kullandıkları teknikler, yiyecek türleri ve avlanma biçimleri mahalli koşullara ahenk sağlamıştır.
Kıtanın Avrupalı yerleşimciler tarafından sömürgeleştirilmesi sonrasında kıyı bölgelerindeki yerli nüfus hızla topraklarından edildiler ve geleneksel Aborijin yaşqam biçimini terketmeye zorlandılar. Avrupalıların yerleşmekten kaçındıkları kurak bölgelerdeki yerli topluluklar ise yaşam biçimlerini daha çok korudular.

Avrupalı Yerleşimcilerin Kıtaya Etkisi

1770 yılında Kaptan James Cook, Avustralya'nın doğu sahillerini Büyük Britanya adına ele geçirdi ve burayı Yeni Güney Galler (New South Wales) olarak isimlendirdi. Avustralya'daki İngiliz sömürgeciliği 1788'de Sydney'de başladı ve kıtaya ilk gelen Batılı yerleşimciler çiçek, suçiçeği, grip, kızamık gibi rahatsızlıkları da beraberlerinde getirdiler. Bünyeleri bu hastalıkları hiç tanımayan Avustralya yerlileri bu hastalıklara yakalanarak büyük ölçüde kayıplar verdiler ve nüfusları önemli ölçüde düşüş gösterdi.
İngiliz yerleşimcilerin ikinci etkisi arazi ve su kaynaklarını kendilerine ayırmaları olmuştur. Ak yerleşimciler avcı-toplayıcı olan yerli halkın kendi topraklarına sahip olma gibi bir kavrama sahip olmayan ve sürülecekleri herhangi bir yerde de mesut yaşayabilecek göçmenler olarak görmüşlerdi. Oysa geleneksel arazilerini, yiyecek ve su kaynaklarının kaybı yerliler üzerinde ölümcül tesir yapmış ve hastalıklarla güçsüz düşmüşlerdi. Aynı zamanda ak adamlar Avustralya yerlilerinin arazileriyle derin ruhsal ve kültürel bağlara sahip oldukları gerçeğini görmemiş veya görmemezlikten gelmeyi tercih etmişlerdi. Geleneksel dini pratiklerinden uzaklaştırılan bu halklarda doğum oranları hızla düşmüş alkol gibi yerlilere yabancı içkilerin kullanımı artmıştı. 1788 yılı ile 1900 yılları arasında yerliler, maruz kaldıkları hastalıklar, topraklarının kaybı ve kendisini kıtanın efendisi duyuru eden ak adamdan gördükleri şiddet sonucu nüfuslarının yaklaşık 'ını kaybettiler.

Avrupalı Sömürgecilerin Yerlilerle İlgili Görüşleri

Avrupalı ak adam, kıtanın yerlileri üzerine uyguladığı soykırımı haklı çıkarmak, ırki üstünlüğünü ve dolayısıyla kıta üzerindeki hakimiyetini gerekçelendirmek adına kimi vakit dönemin bilimini dahi kullanmış, yerlilerin ne herhangi bir dine, kültüre sahip ne de yurt bilinci gelişmiş insanlarlar olmadığına hükmetmişlerdir. Dönemin sömürgecilerin bazı ifadeleri de bunu açıkça göstermektedir. Örneğin 19. yüzyıldan bir yazar Avustralya yerlileri hakkında şunları söylemekteydi:
"Gelişme aşamalarının birbirlerinden büyük ölçüde farklı olduğu iki ırkın birbirleriyle teması sonucunda aşağı ırkın yok olması doğa kanunu gibi görünmektedir...Süreç, doğa kanunuyla uyumlu görünüyor. Bu doğa kanununun daha müsait olanın hayatta kalmasını sağlayarak daha büyük insanlık ailesine hizmet ettiği açıktır. İnsani gelişme tamamen ilerici ırkın (progressive race) yayılması ve aşağı (inferior) olanlarının da yok olmasıyla kazanılmıştır...Avustralya aborjinlerinin neolitik ırklar aşamasının ötesine çok çok geçmiş olabileceklerinden şüphe edilebilir...Bu sebeple onların yok oluşuna yas tutmamıza gerek yok. Bir diğer sömürgeci ise Aborjinlerin dinleri hakkında şunları anlatım etmektedir:
"Önde gelen bir rahip tarafından dinin bazı izlerinin keşfedilmediği hiç bir ülke bulunmadığını iddia edilmişti. Bu insanlarla ilk tanışmamdan bugüne yaptığım gözlem ve araştırmalardan şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki bu insanlar bu görüşün bir istisnasıdır." Albert F. Calvert, 1894 tarihli "The Aborigines of Western Australia" eserinde Aborjinlerin kötücül karakterleri olan mitolojilerine karşılık lütufkâr ve adil bir Tanrı hakkında herhangi bir bilgilerinin olduğunun şüpheli olduğunu söylemekte ve Hristiyanlığın "yabani" yerlileri medenileştirmeyi ve batı inançlarından kurtaracağını söylemektedir.
Aborjin Soykırımları

Avusturyanın Avrupalı sömürge güçleri Avustralya yerlilerini farklı zamanlarda soykırım uygulamalarına tabi tutmuşlardır. Ancak soykırımlarla ilgili bilgi çoğunlukla hükümetin tuttuğu kayıtlardan edinildiği için sayılarının belirtilenden çok daha çok olabileceği düşünülebilir.
Northern Territory Legislative Assembly'nin üyesi olan John Ah Kit 9 Ekim 2003 tarihli bir tartışmada şunları söylemektedir:
1920'lerin sonlarının büyük bir kuraklık zamanı olduğu ve bu yüzden de bu ortamda Avustralya'da siyah/beyaz ilişkilerinin öncülerinin aralarından pek çok şey geçtiği unutulmamalıdır. Doğal kaynaklar üzerinde yoğun bir mücadele yaşanmaktaydı. Bir arazi ve onun halkı arası arasında; sığırlar ve beraberlerinde silahlar ve hastalıklar getirenler arasındaki bir çatışmaydı bu. Genellikle yanlış anlaşılan şey şu ki Coniston Katliamının tek bir vaka değil polis gruplarının ayırım gözetmeden haftalarca öldürdüğü bir seri cezalandırıcı baskınlardan biri olduğudur."


Aşağıda bunlardan birkaçı yer almaktadır:Fremantle, Batı Avustralya (1830): Batı Avustralya'daki Avustralya yerli halkına yönelik ilk resmi 'cezalandırma baskını' (punishment raid) bu girişim Yüzbaşı Irwin tarafından 1830 Mayısında gerçekleştirilmiştir. Fremantle'ın kuzeyindeki Aborjin kampına Irwin'in yönlendirdiği askerler tarafından pek çok Aborjin öldürülmüş ve yaralanmıştı.Convincing Ground katliamı (1833-34) : Portland yakınlarındaki Victoria'da Victoria'daki kayıtlı en büyük katliamlardan biri yapılmıştı. Balina avcıları ve mahalli Kilcarer Gunditjmara halkı balina teknelerini sahile çekme hakları için mücadele etmekteydiler.Waterloo Creek katliamı (1838) : Waterloo Creek denilen yerdeki yerli kampına düzenlenen baskında aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 100-300 arasında Avustralya yerlisinin öldürüldüğü iddia edilmektedir.Coniston katliamı (1928) : Avrupalıların Aborjinlere uyguladığı bilinen son katliamdır. Coniston'da bazı Aborjin aileleri Avrupalılar tarafından vurulmuştur. Katliam dingo avcısı Frederick Brooks'un 1928 Ağustosunda Yukurru denilen yerde bazı Aborjinliler tarafından vurulmasının intikamı adına işlenmiştir. Resmi kayıtlar 32 Aborjinin öldürüldüğünü anlatım ederken tarihçiler en az altmış Aborjin erkek, kadın ve çocuğunun katliamda öldürüldüğünü iddia etmektedirler. Brooks'un öldürülmesi üzerine mahalli polis memuru William Murray intikam amacıyla birkaç hafta süreyle Aborjin kamplarına baskın düzenlemişti. Soruşturma kurulu Constable Murray'in eylemenin haklı olduğu hükmünü vererek beraat ettirmiştir.Günümüzde Aborjinler

1999'da Avustralya Anayasasının değiştirilmesi kabul edildi. Bu anayasaının giriş bölümünde Avustralya'da İngiliz Yerleşiminden önce Yerli Avustralyalıların kıtada yaşadığı kabul edilmekteydi.
2004 yılında Avustralya Hükümeti Avustralya'nın en büyük yerli organizasyonu olan ATSIC'i (The Aboriginal and Torres Strait Islander Commission) kamufonlarının ATSIC'in başkanı tarafından kötüye kullanıldığı gerekçesiyle feshetti ve yerlilerle ilgili spesifik programlar başka hükümet departmanlarına aktarıldı ve hükümetle koordineli çalışan "Department of Immigration and Multicultural and Indigenous Affairs" altındaki "The Office of Indigenous Policy Coordination" kuruldu.
Avustralya Aborjin nüfusunun büyük bir kesimi şehirleşmiş ancak küçük bir kesimi eskiden kilise misyonu olan bölgelerdeki iskanlarda yaşamaktadır. Aborjin gençleri umumi nüfusa oranla 11 kat daha çok hapse giriyor ve polis gözetimi altında işlenen intihar oranları oldukça yüksek. İşsizlik, sağlık ve yoksulluk problemleri aynı şekilde umumi popülasyona oranla oldukça yüksek, mektep bırakma ve üniversiteye giriş oranları ise düşük seyretmektedir.
Eski ve var hükümetler beyazların Aborjin topluluklarına yaptıklarından dolayı kendilerinden özür dilemeyi sürekli reddetmektedirler. Ayrıcak ATSIZ gibi Aborjinlerin en büyük organizasyonlarından birini yolsuzluk gerekçesiyle kapatmışlardır.

Suç Oranı


Avustralya yerlilerinin hapishaneye girme oranı yerli olmayan kesimden 11 kat daha çok olduğu belirtilmektedir. Bu vaziyet Avustralya yerlilerinin suça meyilli bir yapısı olduğunu göstermemektedir. Yerlilerin küçük suçlardan dolayı yerli olmayan kesimlerden daha çok suçlandıkları da iddialar arasındadır. Yerlilerin suça itilme sebepleri arasında şunlar gösterilmektedir:Yoksullukİşsizlik : 2001 nüfus sayımında bir yerlinin ( ) yerli olmayandan (%7.6) 3 kat daha çok işsiz kalabildiği ortaya çıkmıştır.Yetersiz eğitim : 2001 nüfus sayımında yerlilerin sadece 9'unun 12 yıllık eğitimi tamamladığı görülmektedirAdaletsizlik ve ırkçılığa tepkiKültürel yozlaşma : Kıtanın ak yöneticilerinin yerlileri kendi kültürel kökenlerinden uzaklaştırmak adına yaptıkları pek çok uygulama olduğu bilinmektedir. Yerli çocuklarının ailelerinden koparılıp beyazlar gibi giyip konuşmaya zorlandıkları okullarda okutulmaya çalışılması bunlardan sadece biridir.Aborjin mitolojisi

Avustralya Yerlileri pek çok klan ve dil grubuna ayrıldıklarından bir bütün olarak Aborjin mitolojisinden söz etmek imkansızdır. Buna rağmen umumi olarak bu mitolojiler arasında benzerlikler bulmak mümkündür.Avustralya Aborjin kültürü pek çok bakımdan doğaya dayalıdır. Mitolojik kahramanların çoğu hayvanlardır.Ortak mitolojik temalardan biri Düşzamanıdır (Dreamtime)Figürler ve unsurlar Alchera (mit)Alcheringa - Aborjinlerin Düşzamanı için kullandıkları terimAltjira - Aranda kabilesi Gök tanrısı.Anjea - Bereket tanrıçasıBagadjimbiri - iki kardeş ve yaratışı tanrıBahloo - Ay tanrıçasıBaiame - Kamilaroi kabilesinin atası ve yönetici tanrısıBamapana - Murngin halkının hilekar kahramanıBanaitja - Yaratıcı tanrıBeralku - Ölüler adasıBobbi-Bobbi - Semada yaşayan Gökkuşağı Yılanı'na eş dev yılanBrolgaBunbulama - yağmur tanrıçasıBunjil - Kulin halkının yüce tanrısı kimi bir kartal olarak tezahür eder.Bunyip - a mythical creature said to lurk in billabongs.Daramulum - Wiradhuri ve Kamilaroi halkının gök ve hava tanrısı, şamanların yönetici tanrısı ve aysal (lunar) uluhiyetDhakhan - Kabi halkının atası tanrıDilga - bereket ve yetişme tanrıçasıDjanggawul - İkisi kız biri erkek olan ve Avustralya kıtasını ve üzerindeki nebat örtüsünü yaratan üç kardeşDjunkgao - Okyanus akıntılarıyla ilişkili bir öbek kızkardeşRüyazamanı - Aborjin kültürünün merkezi ve birleştirici temasıEingana - Tüm suların, hayvanların ve insanların anası yaratıcı tanrıçaErathipa - gebe kadına biçim veren bir kayaGaleru - Djanggawul'i yutan gökkuşağı yılanıGidja - Ay tanrısı, kadınların yaratıcısıGnowee - Güneş olmadan önce dünyada yaşayan güneşsel tanrıçaInapertwa - Numakulla'nın kendileriyle yerküre üzerindeki tüm yaşamı yarattığı küçük yaratıklar(Aranda)I'wai - Koko Y'ao halkının kahramanı.Jar'Edo Wens - dünyevi bilgi ve fiziksel güç tanrısıJulana - a lecherous god who surprises women by burrowing beneath the sandJulunggul - a rainbow serpent and fertility goddessKalseruKarora - Yaratıcı tanrıKidili - an ancient moon-man who attempted to rape some of the first women on Earth (Mandjindja)Kondole - a mean and rude man who became a whaleKunapipi - Ana tanrıça ve pek çok kahramanın yönetici uluhiyetiKutjaraMakara - the seven sisters who eventually became the PleiadesMamaragan - Sesiyle gökkuşağını oluşturan şimşek tanrısıMamuMangar-kunjer-kunja - insanları yaratan kertenkele tanrıMimi - Arnhem Land halkının peri benzeri varlıklarıMinawara - Nambutji'nin atalarıMokoi - Kara büyüyü kullanan büyücüleri öldüren kötü ruhMura-mura - Rüyazamanını anlatan bir başka kelime

Gökkuşağı yılanının bir temsili, the WaugalNargun - Çocukları kaçıran dişi bir canavarNgariman - Bagadjimbiri'yi öldüren kedi-insanNogomain - ölümlü ebeveynlere çocuk ruhu veren bir tanrıPuckowe - Göklerde yaşayan büyükanne ruhPundjel - Dini ayinleri ortaya koyan yaratıcı tanrıGökkuşağı yılanı - Su deliklerinde yaşayan, suyu denetim eden yaratıcı ruhTjilpa - Kedi halkının atasıTjinimin - Avustralya halkının atasıUlanji - Binbinga'nın yılan atası.Ungud - Kimi erkek kimi dişi olan yılan tanrıWagyl - Su yollarını yaratan yılan benzeri yaratıkWahweeWalo - günüş tanrıçasıWaramurungundi - İlk kadın (Gunwinggu)Wati-kutjara - kertenkele insanlarWawalag - Djanggawul kızları olan iki kızkardeşWollunqua - yağmur ve bereket yılan-tanrısıWondjina - bulut ve yağmur ruhlarıWuluwaid - yağmur tanrısıWuragag - İlk insan (Gunwinggu)Wuriupranili - Meşale taşıyan güneş tanrıçası.Wurrunna - bir kahramanYara-ma-yha-who -küçük bir vampir benzeri insan, canavarYowie - kertenkele ve karınca karışı bir dev yaratıkYhi - Işık ve yaratılış tanrıçası, güneşsel (solar) uluhiyetYohrmumYurlungur - Bakır yılan Düşzamanı


Düşzamanı Avustralya Aborjin mitolojisini birleştiren ana temadır. Rüyazamanının dört yönü bulunmaktadır: Herşeyin başlangıcı; ataların hayatı ve etkisi; yaşam ve ölüm tarzı; yaşamdaki gücün kaynağı. Rüyazamanı hem zamanın hem de herşeyin var olduğu mekanın ötesindeki bir durumdur.

Avustralya yerlileri düş görmeyi "herşeyin bir anda" olduğu vakit olarak adlandırırlar çünkü rüyada geçmiş, an ve istikbal aynı anda mevcuttur. Düşzamanı kişinin hayatı süresinde uyanık bilinç haliyle tecrübe ettiği lineer bir vakit olmadığı Batılıların kavrayışında olduğu gibi öznel bir vaziyet da değildir. Düşzamanı kabile üyeleri kabile kuralları ve geleneklerine müsait yaşadıklarında yüzyüze gelecekleri bir durumdur ve ritüellerle ve kabile mitolojilerini dinleyerek kişinin rüya zamanına girişinin sağlandığı nesnel bir durumdur.
Ölümün insan yaşamında bir son olmadığına inanan Aborjinler için rüyalarda ölmüş akrabalarla iletişim kurmak ve hatta rüya gören kişinin rüyadaki akrabaları tarafından iyileştirilmesi bile mümkündür. Ölüm kişinin uykuda geçici olarak gittiği Düşzamanından doğum yoluyla çıktığı ve daha sonra tekrar Düşzamanına art gittiği yaşam döngüsünün bir parçasıdır.
Bazı ziyaretçiler Aborjin Kültürünü görmeyi, Sydney Opera Binası, Ayers Kayası ya da Büyük Mercan Resifini görmek istedikleri kadar çok isterler. Ama burada düş kırıklığına uğranabilir. Çünkü bırakın didjeridu çalarken, bumeranglarla avlanırken ya da otantik şölenler düzenlerken görmeyi, sadece bir Aborjin bulmak bile çok zordur. Aborjinler ( şimdilerde Aborjin kanından geldiklerini söylemeye daha hevesli melez ırk da dahil) 200,000 ile 300,000 arası bir nüfusa sahiptirler ve bu da Avustralya nüfusunun %1 ila 2'sini teşkil ederken Avustralya'nın yılda kabul ettiği göçmen sayısının sadece iki katıdır

Gerçekten de Aborjin nüfusu üzüntü verici bir şekilde azaltılmıştır. Sadece ilk Avrupalı göçmenlerin Avustralya'ya gelmesinden sonra 600,000 Aborjin'in yok edildiği tahmin edilmektedir. Tıpkı şimal Amerika'da Kızılderililer'in başına geldiği üzere ak adamla birlikte gelen hastalıklara karşı bağışıklıkları olmayan Aborjinler için bu hastalıklar, 14. yüzyılda vebanın Avrupa'da yaptığı korkunç yıkıma eşdeğer sonuçlar yaratmışlardır. İlk beyazlar geldikten sonra görülen çiçek salgını büyük sayılarda Aborjin'in kırılmasına yol açmıştır (Debra Adelaide'nin Yılan Tozu "Serpent Dust" adlı romanında bu mevzu, bahis hassas ve derinlemesine bir şekilde işlenmiştir). Aborjinler şimal Amerika Yerlilerinden çok daha barışçı insanlar olmalarına rağmen göçmenler tarafından sorun olarak kabul edilip toplu olarak katledilmişlerdir. Modern politikacılar yavaş ve övgüye değer bir şekilde geçmişin hatalarını kabul etmeye başlamışlardır. Örneğin eski Başbakan Bob Hawke Aborjinlere uygulananların "uzun ve trajik bir haksızlık ve baskı "olduğunu itiraf etmiş, 1998 'de de milli bir Özür Günü gerçekleştirilmiştir.

İnsanlar Aborjinlerin günümüzde süregelen yaşam koşullarının fenalığını ülkedeki en yüksek bebek ölümü oranı, en düşük yaşam süresi beklentisi, en düşük yaşam standartları şaşırarak Yeni Zelanda Maorilerinin görece daha iyi durumları ile karşılaştırmaktadırlar. Ama çölün ortasında kurulmuş ve devam etmiş bir kültür ve uygarlık olan Aborjin yaşantısı, okyanus kıyısında kurulmuş ve denizciliğin uygarlık anlamındaki getirilerinden faydalanmış Maori medeniyetine göre zaten art kalmıştı. Ayrıca Aborjinlerin istilacılarla karşılaşmaları da Maorilerden çok daha geniş ölçekli gerçekleşmiştir. Devasa bir toprak parçası olan Avustralya'nın en ırak noktalarında 1950'lere kadar ak adamla çok az bir ilişki içersine girmiş kabileleri inceleyen Antropologlar bunların, Kalahari Çölündeki Bushmanlarla birlikte Taş Çağını yaşamaya devam eden son insanlar olduklarını söylemişlerdir. Sosyal örgütlenmelerinin ve yaşamlarıyla ilgili bir çok ayrıntının Avrupa insanı ile karşılaştırılmaktan çok ırak olduğu tekrar bu ilim adamları tarafından vurgulanmıştır.

İngiliz resmi belgelerinde Avustralya "Terra Nullius" yani "İnsansız Toprak" olarak geçer. Bu adlandırma Avustralya'ya ilk ayak basanların kıtanın yerlileriyle karşılaşmadığından değil Kaptan Cook 1770 tarihinde onlarla karşılaştığını yazmıştır, yerlilerin insan kabul edilmemiş olmasından kaynaklanmaktadır. Bu tanımlama günümüze acı bir hatıra olarak kalmıştır.Aborjinler, 1778'de Sydney Limanına ilk mahkumları getiren gemiden en az 20,000 yıl önce Güney Doğu Asya'dan Avustralya'ya geçmişlerdir. Avustralya'nın iki yüzüncü yıl kutlamaları Aborjinler tarafından, bu kuruluş onlara acı ve sefaletten başka bir şey getirmediğinden- protesto edilmiş ve bir yas günü olarak algılanmıştır. En radikal Aborjinler beyazların geldikleri yerlere art dönmeleri gerektiğini savunurlarken, bir çoğu ellerinden alınan yaşama alanlarının iadesini ya da tazminini talep etmektedirler.

Aborjin Halkı büyük manevi kayıplar yaşamış bu arada kendi benliğine olan güvenini de büyük ölçüde kaybetmiştir. Aborjinlerin dini inanışlarına göre Düş Vakit denilen bir dönemde ruhlar toprağın üzerinde dolaşıp tüm hareketli hareketsiz varlıkları, ağaçları, taşları, nehirleri ve insanları yaratmışlardır. Bazı yorumlamalara göre toprak ve barındırdığı her varlık bütünüyle kutsaldır. Çitleri, demiryolları ve hayvanlarıyla birlikte gelen ak adam da bu kozmosun bir parçası olduğundan yerlilerin ona karşı bir müdahale hakları olamaz. ( Bruce Chatwin'in "Songlines" adlı eseri Aborjin dini inanışları ve açılımları ile ilgili derinlemesine ve tarafsız bir okuma için önemli bir kitaptır.)

Toprağı mülk olarak gören Avrupalının yaklaşımıyla taban tabana zıt bu inanış bugünkü toprak talebi tartışmalarının kökenine ışık tutar. Avustralya'da geniş bazı topraklar yerlilere ayrılmıştır (rezerv kampları). Ama tıpkı Güney Afrika'daki uygulamalar gibi, bu topraklar çorak ve sahillerden ırak bölgelerdir. Üzerlerinde yaşayan yerlilerin kendi kendilerini yönetme hakkı da bulunmamakta, misyonerler, polis, ya da hükümetin atadığı yöneticiler buralarda idareyi ellerinde tutmaktadırlar. Bir çok topluluk bu yüzden kendi başına bırakılmayacak kadar yönetim pratiğinden ırak kalmıştır. Bu insanların bu topraklardaki hakları bir maden bulunduğunda ya da başka bir ekonomik değer orada meydana geldiğinde, derhal ellerinden alınmaktadır. Bazı şeyler değişmektedir, örneğin Ayers Kayası (Uluru) ruhlar tarafından verildiği Pitjanjatjara kabilesine art verilmiştir.Ama bir çok anlaşmazlıklar çözüm beklemeye devam etmektedir. Avustralya'daki toprak hakları ile ilgili daha çok bilgi için Survival International (11-15 Emerald St. London WCIN 3QU;020 7242) ile temasa geçebilirsiniz.

Bu bir devlet için gayet nazik bir durumdur. Maorilerin durumundan farklı olarak Aborjinlerin kolonicilerle yapmış oldukları bir anlaşma, dolayısıyla hukuki sürece başlamak üzere bir esasları bulunmamaktadır.İki tarafın da üzerinde anlaşabileceği bir taslak ortaya çıkarmak zor gözükmektedir ama bu insanların değişen politik durumun ve heveslerin oradan oraya sürüklemesine ruhsat vermeyecek yazılı bir garantiye de ihtiyaçları vardır.

Belli bazı varoşlarda az sayılarda bulunabiliriler (Redfern,Sydney) ama turistlerin dolaştığı bölgelerden özellikle ırak dururlar.Bir çoğu Queensland ve şimal Bölgesinin kendilerine ayrılmış yerleşim birimlerinde, küçük kasabalarında ve bu kasabaların civarında yaşarlar. şimal Bölgesinde nüfusun dörtte biri Aborjindir ve eyaletin üçte biri onlara ayrılmış topraklardır. Bir Aborjin kampı ancak özel izinle ziyaret edilebilir. Eğer ziyaret için özel bir neden belirtebiliyorsanız Toprak Konseyine yazıp dört ila altı hafta arasında yanıt beklemelisiniz. Bu ruhsat için lüzumlu adresler kitabın ilgili bölümünde verilecektir. Daha çok bilgi için büyük şehirlerde bulunan Aborjin Destek Guruplarına başvurabilirsiniz.Avustralya'nın şimal batısında rezerve kampları dışında az sayıda Aborjin misyon evlerinde yaşamaktadır. misyon evlerine girmek ise Aborjin kamplarına girmekten çok daha basit olacaktır, tabi Türk olduğunuzu belirttiğinizde vaziyet biraz değişebilir.

Aborjinlerin ortalarda gözükmeyişi onları sık sık görüp konuşma planlarınız bozmuş olabilir ama onları gördüğünüzde canınız daha da çok sıkılabilir. Alice Springs'e trenle yolculuk ederken geçilen küçük kasabaların istasyonlarında rayların dibine oturmuş, cansız gözlerle kameralara, trenlere ve kalkan tozlara bakarlar. Halleri son radde can sıkıcıdır. Bazı yerlerde turistleri durmamaları ya da bakmamaları için uyaran levhalar vardır. Bu uyarılara aldırmayan bir çok kişi araçlarına gelen taşlara katlanmak zorunda kalmıştır.

Ama Aborjinlerle tüm karşılaşmalar da sıkıcı değildir. Birçokları ak Avustralyalılar gibi güler yüz ve arkadaş canlılığı sergiler. Ülkenin kuzeyinde oto stop yapıyorsanız onlarla birlikte olma şansınız yüksektir. Onlarla konuşmayı deneyebilirsiniz ama bu rastladığınız Aborjin'in ruh haline ve dünya görüşüne bağlıdır. Eğer Aborjin kültüründeki yabancılarla sohbeti hoş karşılamayan kurallara bağlı birine denk geldiyseniz pek şansınız yoktur. şimal Queensland'de bir parkta sigara içen ve polisi görür görmez derhal ortalardan kaybolan Aborjin guruplarını da görebilirsiniz.

Aborjin sorunu karmaşıktır ve geçmişte uygulanan vahşetin günümüzde pek insanca! kabulü ve eleştirisi çok da etkili olmamaktadır. Ak Avustralyalıların 200 yıllık işgalinin Aborjinlere yok oluş, kölelik ve ekonomik sefalet getirildiğini kabul etmesi tekrar de önem taşımaktadır. Aborjin kanı taşıyan az sayıda insan belli mevkilere gelmiştir ama büyük çoğunluk sessiz ve güç yaşamlarına devam etmektedir. Modern hayata adapte olabilmiş Aborjinlerin eski adetlerini de sürdürme isteği beyazlar tarafından anlamsız görülmektedir. Sporda, resimde ya da aktörlükte kendini kanıtlamış az sayıdaki yerlinin vakit vakit başlarına gelenler tam bir eşitliğin gerçekten yerleşmediğini kanıtlamaktadır.

Aborjinler arasındaki alkolizm ve suç oranları dehşet vericidir. Ortalama yaşam süresi beklentileri ak Avustralyalılardan 20 yıl daha azdır, ayrıca tedavi imkanları ile barınma şartları da umutsuzdur. Aborjinler ayrımcı (apartheid) politikaya maruz kalan Güney Afrikalı siyahlarla mukayese edilmektedirler ve gerçekten de benzerlikler bulunmaktadır. Ama bu karşılaştırma tam da adil değildir çünkü Avustralya'da ırk ayrımı yasalarda yer almamaktadır.Aborjinler 1967'de tam vatandaşlığa kavuşup yasal ve eşit haklara sahip olmuşlardır. Aborjinlerin gelirinin p'inden fazlası hükümetin fon aktardığı Aborjin Televizyonu, Aborjin Müzik Kayıtları, Aborjin Elektronik Sözlüğü gibi karlı kalemlerden oluşmaktadır. Birçok ak destek gurubu onların sağlık koşullarını iyileştirmek, eğitimlerini geliştirmek ve özellikle de yaşamlarını kendi ellerine vermek için mücadele etmektedirler.

Asıl reformlar hukukun uygulanmasındaki başarılarla ortaya çıkacaktır. Irk ayrımcılığı ak nüfus arasında özellikle güneyde yaygındır. Bir çok ak çocuğa okullarda, Aborjinlerin, Avrupa kökenli yüksek kültürü reddeden vahşiler olduğu öğretilmektedir. Şehirlerde yerliler için aşağılayıcı lakaplar düşünmeksizin kullanılmaktadır. Daha da vahimi şehirlerde tanışacağınız ak Avustralyalılar size siyahlarla konuşmamanızı, art semtlere arabanızı park etmemenizi ve onlara karşı kendini korumak için silah taşımanız gerektiğini söyleyeceklerdir. Bunlar zırvalıktır. Beyazlar tarafından provokasyon olmadan gerçekleşen bir saldırı hiç olmamıştır. Eğer olsaydı eminin gazeteler bunları duyururlardı. Aksine gazetelerde beyazlar tarafından kötü muameleye maruz kalan Aborjinler ile ilgili haberler sürekli yayınlanmaktadır. Özellikle ırak bölgelerde göz altına alınan Aborjinlerin skandal sayılabilecek rakamlardaki ölümleri dikkat çekicidir. Polisin intihar ettikleri yönündeki açıklamaları çok az insanı inandırmaktadır.

Diğer taraftan Aborjin sanatı ve kültürü ülke boyunca bir çok müze ve galeride sergilenme fırsatı bulmaktadır. bunların en iyilerinden biri Adelaide'deki Tandanya Aborjin Merkezidir. Aborjinlerle ilgili bir çok kitap yazılmıştır. (A.P. Elkin'in Avustrayla Aborjinleri adlı eseri son radde popüler olmuş ve ilk yayınlandığı 1938'den beri bir çok baskı yapmıştır.)

Kathie Walker gibi Aborjin yazarlar epey tanınmışlardır. Batı Avustralyalı yazar Sally Morgan kendi otobiyografisinde, yarı Aborjin olduğunu anlatır ve bu konuyu irdeler. "Benim Yerim" (My Place) adlı bu otobiyografide Aborjinlerin bir kaç on yıl öncesine dek katlandıkları barbarca uygulamalar, çocukların ailelerinden alınıp medenileşmeleri için ak ailelerle yaşamak zorunda bırakılmaları gibi anlatılmaktadır.

Aborjin kültürünü ilk elden hissetmek için yeterli fırsata sahip olacaksınız. Az sayıdaki Aborjin müzik gurubu çalışmalarını sergilemektedirler ama bunlar Doğu sahilindeki DJ ve kulüp sahiplerinden pek alaka görmemektedirler. Turistik armağan dükkanlarında Aborjin el sanatları örnekleri bulunabilir. En azından bu ürünlerin gelirini bir kısmı yaratıcılarına gitmektedir.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler
aborjinler, avusturalya, yerlileri


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB kodu Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Açık

Forum Jump


Tüm Zamanlar GMT Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 06:19.

gaziantep escort bayan gaziantep escort
borsa haber Spor Haberleri Gazete Haber Magazin Haber Magazin Haberi Haber Sondakika Haber Haberler

Search Engine Optimisation provided by DragonByte SEO v2.0.36 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.
antalya haber sex hikayeleri vegasslotguncel.com herabetguncel.com ikili opsiyon bahis vegasslotyeniadresi.com vegasslotadresi.com vegasslotcanli.com getirbett.com getirbetgir.com tipobet
ankara escort ankara escort ankara escort bayan escort ankara ankara escort çankaya escort ankara otele gelen escort eryaman escort adana escort eryaman escort kızılay escort çankaya escort kızılay escort ankara eskort